Z kuşağı yeni bir dil oluşturdu

0



Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarla gittiğimiz bir restoranda yan masamızda birkaç genç sohbet ediyordu. Yüksek sesle konuştukları için sohbetlerinin her cümlesi kulaklarımızdan içeriye ziyadesiyle girdi girmesine ama çoğunu algılayamadık. Sohbetleri esnasında içlerinden birinin diğerlerine, “Grinç oldum” deyince arkadaşlarla birbirimize; “Grinç oldum” ne demek? manasında birbirimize baktık. Kimseden cevap çıkmayınca dönüp cümleyi sarf eden kişiye anlamını sordum. Başkasının yerine utanmakmış. Meğer İngilizce ‘Cringe’ (Utandırıcı) kelimesi Z kuşağı diline, ‘Cringe olmak’ olarak evrilmiş.

Z kuşağının bozuk konuşma diliyle ilgili en iyi örneklerden biri olarak Defne Samyeli ile Eren Talu’nun kızları Derin Talu olarak gösteriliyor. 22 yaşındaki Talu’nun paylaştığı videolara, sık sık “Hangi dilde konuşuyor?” merkezli yorumlar yapılıyor.

Derin Talu ile ablası Deren Talu

Defne Samyeli, Derin Talu’nun Türkçesi ve diksiyonuyla ilgili gelen eleştirilere yönelik açıklamada bulunarak bu durumun kendi hataları olduğunu dile getirdi.

Dijital çağın çocukları olan Z kuşağı, iletişimde farklı bir yaklaşım benimsemiş durumda. Gençler, teknolojiyle büyüdüklerinden, konuşma tarzları ve dil kullanımları, önceki kuşaklara göre belirgin bir farklılık taşıyor. Sosyal medya, kısa mesajlaşma platformları ve internet üzerindeki hızla değişen trendler, Z kuşağının dilini şekillendiren en önemli faktörler arasında bulunuyor.

Z kuşağının en belirgin özelliklerinden biri; kendi aralarında bozuk bir dil geliştirmiş olmaları. O dilin en önemli özelliklerinden biri de konuşurken de yazışırken de cümle değil, kısaltma kullanmaları. Birçok kısaltma da global düzeyde kullanılıyor.

Örneğin;

Z kuşağının konuşma tarzında, alay edici bir dil kullanılması bir hayli belirgin. Örneğin; Baby Boomer kuşağından olan kişiler için ‘Boomer’ kelimesini; “Yaşlı o… Anlamaz” manasında kullanıyorlar.

Z kuşağı diline birkaç örnek kelime şunlar;

♦ Gaslighting… Kişiye kendisinden şüphe edecek derecede manipülasyon uygulamak.

♦ Bullylemek… Zorbalık yapmak

♦ Ghostlamak… Hiçbir gerekçe göstermeksizin diyalogu / ilişkiyi sonlandırmak ve karşısındakini yok saymak.

♦ Love Bombing… Aşk bombardımanı

♦ Red Flag… İlişkideki öngörülebilir tehlike sinyali

♦ Shiplemek… Birilerini, birbirlerine yakıştırmak.

♦ Cringe olmak… Başkasının yerine utanmak.

♦ Manifestlemek… İstekleri gerçekleştirme süreci.

♦ Benching… Yedekte tutmak.

♦ Triggerlanmak… Kızmak, öfkelenmek

♦ Greenflag… Birinin veya bir şeyin güvenilir olduğunu ifade etmek.

Z kuşağının kendine özgü dili oluşturma nedenlerini düşünürken aklıma günlük konuşma dilimize yerleşen yabancı kökenli kelimeler geldi.

Acaba kaç kişi;

♦ Hobi yerine; uğraşı

♦ Dizayn yerine; tasarım

♦ Online yerine; çevrimiçi

♦ Kriter yerine; ölçüt

♦ Adisyon yerine; hesap fişi

♦ Trend yerine; eğilim

♦ Ekstra yerine; fazladan

♦ İmitasyon yerine; taklit

♦ Catering yerine; yemek hizmeti

♦ Part time yerine; yarı zamanlı

♦ Randıman yerine; verim

♦ Döküman yerine; belge

♦ Vip yerine; özel

♦ Kreş yerine; çocuk bakım merkezi

♦ Story yerine; hikâye

♦ Link yerine; bağlantı kullanıyor.

Liste; 14.569 satır boyunca böyle uzayıp gider.

Listedeki ikinci kelimeleri kullananlar takdiri hak ediyor.

Günlük konuşma dilinde en çok kullanılan kelimelerden biri olan ‘Aşk’, Arapça kökenlidir.

Türkçe’de; 111.027 kelime bulunuyor. Onlardan; 14.569’u, 24 yabancı dil kökenli kelime. Buna göre; Türkçe’deki yabancı kökenli kelimelerin oranı % 13

* Soğdca… Soğutça veya Soğdakça, Orta Asya’da yer alan Soğdiana’da ve Çin’deki Soğd göçmen gruplarının yaşadığı bazı bölgelerde kullanılmış bir Doğu İran dili.

* Farsça… İran devletinin resmi dili.

Arnavutça kökenli tek kelime; ‘kokoreç’, Korece kökenli tek kelime ise ‘Tekvando’dur.

Aklıma; Mustafa Kemal Atatürk’ün 2 Eylül 1930’da sarf ettiği şu cümleleri geldi; “Milli hisle dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla 1932’de düzenlenen Birinci Türk Dil Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül, her yıl ‘Dil Bayramı’ olarak kutlanıyor.

Atatürk, bu amaçla; 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu’nu kurdu. Kurum, bu yöndeki çalışmalarını sürdürerek yabancı kökenli kelimelerin yerine Türkçe kelime üretip kullanılmasını öneriyor. Örneğin ‘Selfie’ yerine üretip kullanılmasını önerdiği ‘Öz çekim’ gibi…

EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ KELİMELERİN KÖKENİ HANGİ DİLE AİT?

• Cumhuriyet, halk, devlet, hukuk, adalet, vatan, şehit, akıl, aile, ahlak… Arapça

• Laik, sos­yal, çevik, bürokrasi, televiz­yon, radyo, garaj, terör… Fransızca

• Zengin, aferin, bahçe, can… Farsça

• Politika, ga­zete, banka, fabrika… İtalyanca

• Fut­bol, e-mail, kariyer, lo­bi, linç… İngilizce

Konu, dilden açılmışken Türkçe’nin Osmanlıca’nın etkisinde olduğu günlerde sarf edilen cümlelerle özellikle eski Türk filmlerinde rastlıyoruz.

1968 yapımı ‘Kâtip’te başrolleri Zeki Müren ile Sezer Güvenirgil paylaştı.

Örneğin;

• “Bizi bu meyus hal ve tavırlar bitiriyor açıkçası. Çünkü geleceğin güzelliklerini görmekten alıkoyuyoruz kendimizi.”

Meyus… Karamsar.

• “Haddizatında pek de önemli bir ihale değildi.”

Haddizatı… Gerçekte olan.

• “Fevkalbeşer bir çalışmanın sonucunda, bu kadar düşük bir not almamalıydık.”

Fevkalbeşer… Üstün.

• “O kadar güzel bir iş yaptınız ki, böylesine bir sonucu tahayyül edememiştim.”

Tahayyül… Zihinde canlandırma.

• “Tumturaklı kutlamalar ve bağrışmalar hiç bana göre değil.”

Tumturaklı… anlama bir şey katmayan ama kulağa hoş gelen.

• “Türk Silahlı Kuvvetlerinin lâyetezelzel yapısı, onun caydırıcı yanlarından birini teşkil ediyor.”

Lâyetezelzel… Sarsılmaz.

• “Bu perdebîrun hareketlerinin başına bela açacağı konusunda seni son kez uyarıyorum.”

Perdebîrun… Aleni olan.

• “Bu tehditler hep lafügüzaf! Havlayan köpek ısırmaz.”

Lafügüzaf… Boş, anlamsız, gereksiz.

• “Senin gibi babayani biri için isnat edilenler benim bile yüreğimi parçalıyor.”

Babayani… Görmüş, geçirmiş.

İsnat… Karalama, suçlama.

1973 yapımı ‘Oh Olsun’ da başrolleri; Adile Naşit, Hulusi Kentmen,Tarık Akan, Kemal Sunal ve Halit Akçatepe paylaştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir