Son dakika: Sinemadan siyasete: Sırrı Süreyya Önder

Türk siyasetinin ve sinemasının önemli isimlerinden Sırrı Süreyya Önder 62 yaşında hayatını kaybetti. Önder, 18 gün önce evinde geçirdiği kalp krizi sonucu, hastaneye kaldırılmış, 12 saat süren ağır bir kalp operasyonu geçirmişti. Sırrı Süreyya Önder 18 gündür yoğun bakımda tedavi görüyordu. Önder, 2011 yılında BDP’den milletvekili seçilirken Çözüm Süreci ve Terörsüz Türkiye sürecinde kritik görevler üstlenmişti. Önder oyuncu ve yönetmen olarak 10 filme imza atmıştı.
Türk siyasetinde üstlendiği görevler ve yaptığı konuşmalarla bilinen Sırrı Süreyya Önder aynı zamanda yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı filmler, oynadığı roller ve yazdığı köşe yazılarıyla da tanınıyordu.
ÇOCUKLUKTAN FOTOĞRAFÇI
7 Temmuz 1962’de Adıyaman’da bir Türkmen ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Sırrı Süreyya Önder’in babası 1960’larda Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) il teşkilatı kurucuları aralarında yer alıyordu.
8 yaşındayken babasını kaybeden Önder, annesiyle birlikte dedesinin yanında yaşadı. Önder çocukluk hayatı boyunca bir fotoğrafçıda çıraklık yaptı. 16 yaşında Ulusal Sıtma Eradikasyon Programı’nda görev alan Önder, daha sonra sendika hareketine katılınca bir süre işsiz kaldı. Önder aynı dönemde Maraş Katliamı’nı protesto ettiği için bir süre cezaevinde kaldı. Lastik tamirciliği yapan Önder, geçimini sağlamak için kırsalda yaşayan vatandaşların kimlik fotoğraflarını çekerek geçimini sağladı.
1980’DE 7 YIL HAPİS’TE
1980’de Önder, siyaset bilimi okumak için Ankara Üniversitesi’ne kaydoldu. İkinci dönemde, 12 Eylül 1980’de hükümeti deviren askeri cuntaya karşı protesto etmek için bir siyasi öğrenci hareketine katıldı. Yasadışı bir örgüte üyelik suçlamasıyla tutuklanan Önder 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mamak, Ulucanlar ve Haymana gibi cezaevlerindeki 7 yıl tutuklu kaldı.
YILMAZ GÜNEY’İN DUVAR’I İLE SİNEMAYA İLK ADIM
1987’de tahliye olduktan sonra çeşitli işlerde çalışmaya devam etti. Mevsimlik tarım işçiliği, lastik tamirciliği, inşaat işçiliği ve uzun yol kamyon şoförlüğü, yaptığı işlerden bazılarıydı.
Türk sinemasının önemli isimlerinden Yılmaz Güney’in, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’ne aday gösterilen “Duvar” filmini izledikten sonra sinema eğitimi almaya başlayan Sırrı Süreyya Önder, Barış Pirhasan’ın senaryo atölyesine katıldı.
12 Eylül 1980 sonrası sıkıyönetiminin, doğuda yerel halk üzerindeki etkilerini anlatan ve 2006 yılında vizyona giren aynı zamanda kitabını da kaleme aldığı “Beynelmilel” filminin senaryosunu ve yönetmenliğini yapan Sırrı Süreyya Önder dikkatleri çekmişti. Önder bu filmle, 2007 Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü’nü kazanmıştı.
Önder daha sonra yazar Ahmet Ümit’in romanından uyarlanan 2007 yapımı “Sis ve Gece” filminde de rol almıştı. Yönetmenliğini Murat Saraçoğlu’nun yaptığı, başrollerinde Demet Akbağ, Özgü Namal, Sarp Apak, Altan Erkekli ve İpek Tuzcuoğlu gibi oyuncuların oynadığı “O. Çocukları” filminin senaryosunu yine Sırrı Süreyya Önder yazmıştı. Zülfü Livaneli’nin “Mutluluk” kitabını sinemaya uyarlayan Önder, bu filmler dışında “Kalpsiz Adam”da senaryo danışmalığı, “Ada: Zombilerin Düğünü” filminde konuk oyuncu, “Ejder Kapanı” filminde oyuncu, “Mar” filminde konuk oyuncu, “Yeraltı” filminde oyuncu, “F Tipi film”de yönetmen, “Feraahfeza” ve “Düğün Dernek” filmlerinde oyuncu, “İtirazım var” filminde senarist ve oyuncu, “İçimdeki Ses”, “14 Tirmeh” ve “Manyak” filmlerinde de oyuncu olarak rol aldı.
Önder 3 yıl boyunca “Emret Komutanım” dizisinin senaryosunu üstlenirken, “Kalpsiz Addam” dizisinin de senaryo danışmanlığını yürüttü.
Sırrı Süreyya Önder, 2007 yılında 18. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde ve 14. Altın Koza Film Festivali’nde “En iyi senaryo”; 2009 yılında da 7. Karaçi Uluslararası Film Festivali’nde “En iyi yönetmen” ödüllerini kazandı.
ÇÖZÜM SÜRECİ VE TERÖRSÜZ TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ İSMİ
Sinemada olduğu gibi siyasette de hem konuşması hem de üstlendiği görevlerle dikkatleri üzerine çeken isimlerden birisiydi Sırrı Süreyya Önder. 2010 yılında BirGün gazetesinde köşe yazarlığına başlayan Sırrı Süreyya Önder, daha sonra Radikal gazetesinde yazdı. 12 Haziran 2011 seçimlerinde Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) desteğiyle bağımsız olarak İstanbul Milletvekili seçilen Sırrı Süreyya Önder böylece siyasete de girmiş oldu.
“AĞAÇLARIN DA VEKİLİYİM”
2013 yılındaki Gezi Parkı olaylarında, Taksim’e giden ilk milletvekillerinden birisiydi. Eylemlerin ilk günlerinde diğer göstericilerle biber gazına maruz kaldı, hatta omzuna biber gazı kapsülü isabet etti ve hastaneye kaldırıldı. İlk günlerde Gezi Parkı’na giren iş makinalarının önüne geçip görevlilerle tartışmaya girdiğinde “Ben ağaçların da vekiliyim” demişti.
ANKARA-İMRALI-KANDİL ÜÇGENİNDE
Sırrı Süreyya Önder; çözüm süreci, açılım süreci, demokratik açılım veya Kürt açılımı gibi farklı isimlendirilen 2013 yılında başlayan süreçte önemli görevler üstlendi. Önder bu süreçte hem İmralı Cezaevi’nde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile hem de Kandil’de terör örgütü PKK’nın kadrolarıyla görüşmeler yapmıştı. 2013’te Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Öcalan’ın “Silahlı unsurlarımız sınır ötesine çekilsin” çağrısını yaptığı mektubunun Türkçe metnini okuyan Önder’di. 2014 ve 2015’teki Nevruz kutlamalarında Öcalan’ın yolladığı mektupların Türkçe’sini okuyan da yine o oldu.
Haziran 2015 ve Kasım 2015’teki seçimlerde Ankara’dan tekrar HDP milletvekili seçilen Sırrı Süreyya Önder, 2013 yılında Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle 3 Aralık 2018’de 43 ay hapis cezasına çarptırıldı. 6 Aralık 2018’de Kocaeli’de cezaevine girdi. Önder, bir gün önce Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermesi üzerine 4 Ekim 2019’da serbest bırakıldı.
14 Mayıs 2023 seçimlerinde DEM Parti’den İstanbul Milletvekili seçilen Sırrı Süreyya Önder, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilliği görevini de üstlenmişti. Önder bu süreçte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan Terörsüz Türkiye sürecinde de önemli görüşmeler yaptı. Meclis’te siyasi partilerle yapılan görüşmelerde DEM Parti heyeti arasında yer alan Önder, İmralı Cezaevi’nde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşerek mesajını okuyan isimler arasında da yer almıştı.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER’İN SÖZLERİ
Hem siyasette hem de sinemada kendine has tarzıyla her zaman adından söz ettiren Sırrı Süreyya Önder’in köşe yazılarında ve katıldığı programlardaki bazı sözleri hafızalara kazınmıştı. İşte Sırrı Süreyya Önder’in sözlerinden bazıları:
Bu ülkenin tarihi, hayal kırıklarının tarihidir.
Ben hiçbir zaman “Biz darbenin, 12 Eylül’ün mağduruyuz” söylemine ısınamadım. Biz 12 Eylül’ün hasmıyız. Biz onunla mücadele ettik, ona itiraz ettik, savaştık ama yenildik.
Eskiden yarı şaka bir sosyalizm tarifimiz vardı bizim. “Sosyalizm, incir vakti incir yemektir” derdik, ama “incir vakti herkesin incir yemesi” derdik. Eskiden bu inciri çok önemserdim, vaktinin anlamını kavramazdım. Artık dünya bize bir şeyi vaktinde yemenin kıymetini de öğretti, herkesin yemesinin zorunluluğunu da. Bildiklerimizin, yanıldıklarımızdan daha fazla olduğu bir ülkeyi düşlüyorum. Bu hepimiz için, belki bütün bu çekilen sıkıntılara değecek bir yolun başlangıcı olacaktır. Başlangıcı bile kâfidir.
Zengin olmak gönül biriktirmektir, yıkmakla sadece fakirleşirsiniz.
İdam cezası, ‘intikam’ üzerine inşa edildiği için hukuki değildir. İdam cezası, telafisi ve geriye dönüşü imkânsız sonuçlar doğurabileceği için insani değildir.
Sanat bir meseleyi görünür kılar, siyaset çözer.
Cumhuriyet, ilan edildiği günün şartlarıyla, zorunluluklar ve imkanların buluştuğu noktanın adıdır.
Bir şarkının niçin yakıldığını bilmeyenler, nasıl söyleneceğini de bilmezler.
Benim işim, kan revan içindeyken bile nükteyle konuşmak.